peygamberlere iman ile ilgili ayetler
HZ. İSMAİL (A.S) İLE İLGİLİ AYETLER Al-i İmran Suresi, 84. ayet: De ki: “Biz Allah’a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve torunlarına indirilene, Musa’ya, İsa’ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik. Onlardan hiçbiri arasında ayrılık gözetmeyiz.
peygamberlere iman ile ilgili ayetler, peygambere iman ile ilgili ayetler, peygamberlere imanla ilgili ayetler Bu kategoride yer alan İstiva ve Uluv Ne Demektir? başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Peygamberlere İman İle İlgili Sorular ve Cevapları Tarih: 18 Temmuz 2019 İMAN Peygamberlere İman Bir Müslümanın imanın şartlarından biri olan peygamberlere iman ile ilgili mutlaka bilmesi gereken temel dini bilgileri sizler için soru-cevap şeklinde derledik.
Bir diğer ayet-i kerimede de şöyle buyrulmuştur: Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve
Kuran-ı Kerim de Peygamberlere inanmanın gerekliliğini ifade bir ayeti kerime yerine olan bütün ayetleri sizlerle paylaşacağız. Kurana göre peygamberlere inanmak ile ilgili ayetler. Öncelikle Peygamber kavramı üzerinde duracağız ve daha sonra da Kurandan geçen ayetleri sizlere açıklayacağız.
nama yang bagus untuk grup hadroh beserta artinya. ALİ İMRAN 3/20. Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah’a verdim" de. Kendilerine Kitap verilenlere ve kitapsızlara "Siz de İslam oldunuz mu?" de, şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir, yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür.* ALİ İMRAN 3/144. Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmişti. Ölür veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Geriye dönen, Allah’a hiçbir zarar vermez. Allah şükredenlerin mükafatını verecektir. ALİ İMRAN 3/159. Allah’ın rahmetinden dolayı, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalbli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah’a güven, doğrusu Allah güvenenleri sever. NİSA 4/105. Doğrusu, insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye Kitap’ı sana hak olarak indirdik; hakkı gözet, hainlerden taraf olma. NİSA 4/106. Allah’tan mağfiret dile. Allah bağışlar ve merhamet eder. MAİDE 5/99. Peygamberin görevi sadece tebliğ etmektir. Allah, sizin açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi de bilir. EN’AM 6/50. De ki "Size Allah’ın hazineleri elimdedir, demiyorum; gaybı da bilmiyorum; size, ben meleğim demiyorum, ben ancak bana vahyolunana uyuyorum." De ki "Görenle görmeyen bir midir? Düşünmüyor musunuz?"* A’RAF 7/6. And olsun ki, kendilerine peygamber gönderilenlere soracağız, peygamberlere de soracağız. A’RAF 7/188. De ki "Allah’ın dilemesi dışında ben kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. Görülmeyeni bileydim, daha çok iyilik yapardım ve bana kötülük de gelmezdi. Ben sadece, inanan bir milleti uyaran ve müjdeleyen bir peygamberim."* A’RAF 7/203. Onlara bir ayet getirmediğin zaman, "Sen bir tane yapsaydın ya" derler. De ki "Ben ancak Rabbim tarafından bana vahyolunana uyarım. Bu Kitap inanan millete Rabbinizden açık belgeler, yol gösterme ve rahmettir." TEVBE 9/107. Zarar vermek, inkar etmek, müminlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamber’ine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescid kurup "Biz sadece iyilik yapmak istedik" diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şüphesiz ki Allah şahiddir. TEVBE 9/117. And olsun ki, Allah, sıkıntılı bir zamanda bir kısmının kalbleri kaymak üzere iken Peygamber’e uyan Muhacirlerle Ensarın ve Peygamberin tevbelerini kabul etti. Tevbelerini, onlara karşı şefkatli ve merhametli olduğu için kabul etmiştir. TEVBE 9/128. Ey inananlar! And olsun ki, içinizden size, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, inananlara şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir. YÛNUS 10/15. Ayetlerimiz onlara açık açık okununca, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, "Bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir" dediler. De ki "Onu kendiliğimden değiştiremem, ben ancak, bana vahyolunana uyarım. Ben Rabbime karşı gelirsem, büyük günün azabına uğramaktan korkarım." YÛNUS 10/49. De ki "Allah’ın dilemesi dışında ben kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. Her ümmet için bir süre vardır; süreleri sona erince bir saat bile geciktirilmezler ve öne de alınmazlar." YÛNUS 10/94. Sana indirdiğimizden şüphede isen, senden önce indirdiğimiz Kitap’ları okuyanlara sor. And olsun ki, sana Rabbinden gerçek gelmiştir, sakın şüphelenenlerden olma. YÛNUS 10/95. Allah’ın ayetlerini yalanlayanlardan da olma, yoksa kaybedenlerden olursun. HÛD 11/12. Putperestlerin "Ona bir hazine indirilmeli veya yanında bir melek gelmeli değil miydi?" demelerinden senin kalbin daralır ve belki de sana vahyolunanın bir kısmını terkedecek olursun. Sen ancak bir uyarıcısın, Allah her şeye vekildir. HÛD 11/31. "Size, Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum; gaybı da bilmem; doğrusu melek olduğumu da söylemiyorum; küçük gördüklerinize Allah iyilik vermeyecektir diyemem; içlerinde olanı Allah daha iyi bilir. Yoksa şüphesiz haksızlık edenlerden olurum." HÛD 11/120. Peygamberlerin başlarından geçenlerden, sana anlattığımız her şey, senin gönlünü pekiştirmemizi sağlar; sana bu belgelerle gerçek; inananlara da öğüt ve hatırlatma gelmiştir. YÛSUF 12/24. And olsun ki kadın Yusuf’a karşı istekli idi; Rabbin’den bir işaret görmeseydi Yusuf da onu isteyecekti. İşte ondan kötülüğü ve fenalığı böylece engelledik. Doğrusu o bizim çok samimi kullarımızdandır. YÛSUF 12/33. Yusuf "Rabbim! Hapis benim için, bunların istediklerini yapmaktan daha iyidir. Eğer tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan onlara meyleder ve bilmeyenlerden olurum." dedi. YÛSUF 12/67. Babaları "Oğullarım! Tek bir kapıdan değil, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah katında size bir faydam olmaz, hüküm ancak Allah’ındır, O’na güvendim, güvenenler de O’na güvensinler" dedi. RA’D 13/38. And olsun ki, senden önce nice peygamberler gönderdik; onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadan hiçbir peygamber bir ayet getiremez. Her şeyin vakti ve süresi yazılıdır. İSRA 17/39. Bunlar Rabbinin sana bildirdiği hikmetlerdir. Sakın Allah’la beraber başka tanrı edinme. Yoksa yerilmiş ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın. İSRA 17/65. Doğrusu Benim mümin kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin olamaz. Rabbin vekil olarak yeter." İSRA 17/73. Seni, sana vahyettiğimizden ayırıp başka bir şeyi Bize karşı uydurman için uğraşırlar. O zaman seni dost edinirler. İSRA 17/74. Sana sebat vermemiş olsaydık, and olsun ki, az da olsa onlara meyledecektin. KEHF 18/110. De ki "Ben de ancak sizin gibi bir insanım; ancak bana tanrınızın tek bir Tanrı olduğu vahyolunuyor. Rabbine kavuşmayı uman kimse yararlı iş işleşin ve Rabbine kullukta hiç ortak koşmasın."* TÂHÂ 20/16. "Buna inanmayan ve hevesine uyan kimse seni ondan alıkoymasın, yoksa helak olursun." HAC 22/52. Senden önce gönderdiğimiz hiçbir resul ve nebi yoktur ki, birşeyi arzuladığı zaman, şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmamış olsun. Fakat Allah, şeytanın attığını derhal iptal eder, sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. MÜMİNUN 23/33. Onun, inkarcı ve ahirete kavuşmayı yalanlayan milletinin ileri gelenleri ki Biz onlara bu dünya hayatında nimet vermiştik şöyle dediler "Bu, yediğinizden yiyen, içtiğinizden içen sizin gibi bir insandan başka birşey değildir." NUR 24/54. De ki "Allah’a itaat edin; Peygambere itaat edin." Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki o Peygamber, kendisine yükletilenden ve siz de kendinize yükletilenden sorumlusunuz. Eğer O’na itaat ederseniz doğru yolu bulursunuz, Peygambere düşen sadece, apaçık tebliğdir. FURKAN 25/7-8. Şöyle dediler "Bu ne biçim peygamber ki yemek yer, sokaklarda gezer? Ona, beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya! Yahut, kendisine bir hazine verilseydi, veya besleneceği bir bahçe olsaydı ya!" Bu zalimler, inananlara "Siz sadece büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediler. ANKEBUT 29/48. Sen daha önce bir kitabtan okumuş ve elinle de onu yazmış değildin. Öyle olsaydı, batıl söze uyanlar şüpheye düşerlerdi. ZÜMER 39/19. Hakkında azap sözü gerçekleşmiş kimseyi, ateşte olanı sen mi kurtaracaksın? ZÜMER 39/30. Şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler. ŞÛRA 42/52-53. İşte sana da buyruğumuzla Cebrail’i gönderdik; sen Kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz sen de insanlara, göklerde ve yerde ne varsa kendisinin olan Allah’ın yolunu, doğru yolu göstermektesin. İyi bilin ki işler sonunda Allah’a döner.* ZÜHRUF 43/43. Sana vahyolunana sarıl, sen, şüphesiz doğru yol üzerindesin. CÂSİYE 45/18. Sonra seni de din konusunda bir şeriat sahibi kıldık, ona uy; bilmeyenlerin heveslerine uyma. AHKAF 46/9. De ki "Ben peygamberlerin ilki değilim; benim ve sizin başınıza gelecekleri bilmem; ben ancak bana vahyolunana uymaktayım; ben sadece apaçık bir uyarıcıyım." FETİH 48/2. Allah böylece, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar, seni doğru yola eriştirir. NECM 53/2. Arkadaşınız Muhammed sapmamış ve azmamıştır. NECM 53/3. O, kendiliğinden konuşmamaktadır. NECM 53/4. Onun konuşması ancak, bildirilen bir vahy iledir. DUHA 93/6. Seni öksüz bulup da barındırmadı mı? DUHA 93/7. Seni şaşırmış bulup, doğru yola eriştirmedi mi?
Bakara Suresi, 87. ayet Andolsun, Biz Musa’ya kitabı verdik ve ardından peş peşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs’le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz? Bakara Suresi, 253. ayet İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah’ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa’ya apaçık belgeler verdik ve O’nu Ruhu’l-Kudüs’le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen ümmetler, birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi inkar etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah dilediğini yapandır. Bakara Suresi, 285. ayet Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü’minler de. Tümü, Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inandı. “O’nun elçileri arasında hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı dileriz. Varış ancak Sanadır” dediler. Al-i İmran Suresi, 144. ayet Muhammed, yalnızca bir elçidir. Ondan önce nice elçiler gelip-geçmiştir. Şimdi O ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah’a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir. Al-i İmran Suresi, 179. ayet Allah, murdar olanı, temiz olandan ayırt edinceye kadar mü’minleri, sizin kendisi üzerinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir. Allah sizi gayb üzerine muttali kılacak değildir. Ama Allah, elçilerinden dilediğini seçer. Öyleyse siz de Allah’a ve elçisine iman edin. Eğer iman eder ve sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır. Al-i İmran Suresi, 183. ayet “Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda and verdi,” diyenlere de ki “Şüphesiz, benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, o halde onları ne diye öldürdünüz?” Al-i İmran Suresi, 184. ayet Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen elçileri de yalanlamışlardır. Al-i İmran Suresi, 194. ayet “Rabbimiz, elçilerine va’dettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi hor ve aşağılık’ kılma. Şüphesiz Sen, va’dine muhalefet etmeyensin.” Nisa Suresi, 136. ayet Ey iman edenler, Allah’a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır. Nisa Suresi, 152. ayet Allah’a ve Resûlü’ne inananlar ve onlardan hiçbiri arasında ayrım yapmayanlar, işte onlara ecirleri verilecektir. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. Nisa Suresi, 164. ayet Ve gerçekten sana daha önceden hikayelerini anlattığımız elçilere, anlatmadığımız elçilere vahyettik. Allah, Musa ile de konuştu. Nisa Suresi, 165. ayet Elçiler; müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderildi. Öyle ki elçilerden sonra insanların Allah’a karşı savunacak delilleri olmasın. Allah, üstün ve güçlü olandır, hikmet ve hüküm sahibidir. Maide Suresi, 19. ayet Ey Kitap Ehli, elçilerin arası kesildiği dönemde “Bize müjdeci de, bir uyarıcı da gelmedi” demenize fırsat kalmasın diye size apaçık anlatan elçimiz geldi. Böylece müjdeci de, uyarıcı da gelmiştir artık. Allah herşeye güç yetirendir. Maide Suresi, 32. ayet Bu nedenle, İsrailoğulları’na şunu yazdık Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın haksız yere öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu öldürülmesine engel olarak diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır. Maide Suresi, 75. ayet Meryem oğlu Mesih, yalnızca bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçti. Onun annesi dosdoğrudur, ikisi de yemek yerlerdi. Bir bak, onlara ayetleri nasıl açıklıyoruz? Yine bir bak, onlar ise nasıl da çevriliyorlar? Maide Suresi, 109. ayet Allah, elçileri toplayacağı gün, şöyle diyecek “Size verilen cevap nedir?” Onlar da “Bizim bilgimiz yoktur; şüphesiz görünmeyenleri gaybleri bilen Sensin Sen.” En’am Suresi, 10. ayet Andolsun, senden önceki elçiler de alaya alındı da alaya aldıkları şey, onlardan maskaralık yapanları çepeçevre kuşatıverdi. En’am Suresi, 34. ayet Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah’ın sözlerini va’dlerini değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi. En’am Suresi, 124. ayet Onlara ne zaman bir ayet gelse, derler ki “Allah’ın elçilerine verilenin bir benzeri bize de verilene kadar biz kesin olarak inanmayacağız.” Allah, elçiliğini nereye vereceğini daha iyi bilir. Bu, suçlu-günahkarlara, kurdukları hileli-düzenleri nedeniyle şiddetli bir azap ve Allah Katında bir küçüklük isabet edecektir. En’am Suresi, 130. ayet Ey cin ve insan topluluğu, içinizden size ayetlerimi aktarıp-okuyan ve bu karşı karşıya geldiğiniz gününüzle sizi uyarıp-korkutan elçiler gelmedi mi? Onlar “Nefislerimize karşı şehadet ederiz” derler. Dünya hayatı onları aldattı ve gerçekten kafir olduklarına dair kendi nefislerine karşı şehadet ettiler. Araf Suresi, 35. ayet Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve davranışlarını düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır. Araf Suresi, 43. ayet Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip almışız. Altlarından ırmaklar akar. Derler ki “Bizi buna ulaştıran Allah’a hamd olsun. Eğer Allah bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimiz’in elçileri hak ile geldiler.” Onlara “İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir” diye seslenilecek. Araf Suresi, 53. ayet Onlar, onun tevilinden başkasına bakmazlar mı? Onun tevilinin geleceği gün, daha önce onu unutanlar, diyecekler ki “Gerçekten Rabbimiz’in elçileri bize hakkı getirmişlerdi. Şimdi bize şefaat edecek şefaatçiler var mıdır? Veya geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak.” Gerçek şu ki onlar, kendilerini hüsrana uğratmışlardır, uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuşlardır. Araf Suresi, 101. ayet İşte bu ülkeler, sana onların haberlerinden aktarmalar yapıyoruz.’ Gerçekten, onlara elçileri apaçık belgelerle gelmişlerdi. Ama daha önceden yalanlamaları nedeniyle iman eder olmadılar. İşte Allah, inkar edenlerin kalplerini böyle damgalar. Tevbe Suresi, 70. ayet Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. Yunus Suresi, 13. ayet Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte Biz, suçlu-günahkar olan bir topluluğu böyle cezalandırırız. Yunus Suresi, 74. ayet Sonra onun ardından kendi kavimlerine başka elçiler gönderdik; onlara apaçık belgeler getirmişlerdi. Ama daha önce onu yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Biz, haddi aşanların kalplerini böyle mühürleriz. Yunus Suresi, 103. ayet Sonra Biz, elçilerimizi ve iman edenleri böyle kurtarırız; mü’minleri kurtarmamız Bizim üzerimize bir haktır. Hud Suresi, 59. ayet İşte Ad halkı Rablerinin ayetlerini tanımayıp reddettiler. O’nun elçilerine isyan ettiler ve her inatçı zorbanın emri ardınca yürüdüler. Hud Suresi, 120. ayet Sana elçilerin haberlerinden -kalbini sağlamlaştıracak- doğru haberler aktarıyoruz. Bunda sana hak ve mü’minlere bir öğüt ve uyarı gelmiştir. Yusuf Suresi, 110. ayet Öyle ki elçiler, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir; Biz kimi dilersek o kurtulmuştur. Suçlu-günahkarlar topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir. Ra’d Suresi, 32. ayet Andolsun, senden önceki elçilerle de alay edildi, bunun üzerine Ben de o inkara sapanlara bir süre tanıdım, sonra onları kıskıvrak yakalayıverdim. İşte nasıldı sonuçlandırma? Ra’d Suresi, 38. ayet Andolsun, senden önce de elçiler gönderdik, onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmaksızın hiçbir elçiye herhangi bir ayeti mucizeyi getirmek olacak iş değildi. Her ecel tespit edilmiş süre için bir kitap yazı, hüküm, son vardır. İbrahim Suresi, 9. ayet Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah’tan başkası bilmez. Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp öfkelerinden ısırdılar ve dediler ki “Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkar ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz.” İbrahim Suresi, 10. ayet Resulleri dedi ki “Allah hakkında mı şüphe ediyorsunuz? O, gökleri ve yeri yaratandır; O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar erteliyor.” Dediler ki “Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın taptıklarından çevirip-engellemek istiyorsunuz, öyleyse bize apaçık bir delil getirin.” İbrahim Suresi, 11. ayet Resulleri onlara dediler ki “Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah’ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Mü’minler, ancak Allah’a tevekkül etmelidirler.” İbrahim Suresi, 13. ayet İnkar edenler, resullerine dediler ki “Muhakkak ya sizi kendi toprağımızdan süreceğiz veya dinimize geri döneceksiniz.” Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki “Şüphesiz Biz, zulmedenleri helak edeceğiz. İbrahim Suresi, 44. ayet Azabın kendilerine geleceği gün ile insanları uyarıp-korkut ki, o gün zulmedenler, şöyle diyecekler “Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım.” Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler, sizler değil miydiniz? İbrahim Suresi, 47. ayet Allah’ı, sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma. Gerçekten Allah Azizdir, intikam sahibidir. Nahl Suresi, 35. ayet Şirk koşmakta olanlar dediler ki “Eğer Allah dileseydi, O’nun dışında hiçbir şeye kulluk etmezdik, biz de, atalarımız da; ve O’nsuz hiçbir şeyi haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Şu halde elçilere düşen apaçık bir tebliğden başkası mı? İsra Suresi, 76. ayet Neredeyse seni bu yerden yurdundan çıkarmak için tedirgin edeceklerdi; bu durumda kendileri de senden sonra az bir süreden başka kalamazlar. İsra Suresi, 77. ayet Bu, Senden önce gönderdiğimiz resullerimizin bir sünnetidir. Sünnetimizde bir değişiklik bulamazsın. Kehf Suresi, 106. ayet İşte, inkar etmeleri, ayetlerimi ve elçilerimi alay konusu edinmelerinden dolayı onların cezası cehennemdir. Enbiya Suresi, 41. ayet Andolsun, senden önceki elçilerle de alay edildi, fakat içlerinden küçük düşürenleri, o alaya aldıkları azap sarıp-kuşatıverdi. Hac Suresi, 75. ayet Allah, meleklerden elçiler seçer ve insanlardan da. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir. Mü’minun Suresi, 44. ayet Sonra birbiri peşi sıra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde, onu yalanladılar. Böylece Biz de onları yıkıma uğratıp yok etmede kimini kiminin izinde yürüttük ve onları tarihin anlatıp aktardığı bir olay kıldık. İman etmeyen kavim için yıkım olsun. Mü’minun Suresi, 51. ayet Ey elçiler, güzel ve temiz olan şeylerden yiyin ve salih amellerde bulunun; çünkü gerçekten ben yapmakta olduklarınızı biliyorum. Furkan Suresi, 37. ayet Nuh’un kavmi de, elçileri yalanlandıklarında onları suda boğduk ve insanlar için bir ayet kıldık. Biz zulmedenlere acıklı bir azap hazırladık. Ankebut Suresi, 31. ayet Bizim elçilerimiz İbrahim’e bir müjde ile geldikleri zaman, dediler ki “Gerçek şu ki, biz bu ülkenin halkını yıkıma uğratacağız. Çünkü onun halkı zalim oldular.” Ankebut Suresi, 33. ayet Elçilerimiz Lut’a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı. Dediler ki “Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni ve aileni muhakak kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır.” Rum Suresi, 9. ayet Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt-üst etmişler ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. Rum Suresi, 47. ayet Andolsun, Biz senden önce kendi kavimlerine elçiler gönderdik de onlara apaçık belgeler getirdiler; böylece Biz de suçlu günahkarlardan intikam aldık. İman edenlere yardım etmek ise, Bizim üzerimizde bir haktır. Sebe Suresi, 45. ayet Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen şımararak elçilerimi yalanladılar; ancak Benim de onları inkarım yıkıma uğratmam nasıl oldu? Fatır Suresi, 1. ayet Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah’ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. Fatır Suresi, 4. ayet Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden önceki elçiler de yalanlandı. En sonunda bütün İşler Allah’a döndürülür. Fatır Suresi, 25. ayet Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlandı; elçileri ise; kendilerine apaçık ayetler, sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi. Sad Suresi, 14. ayet Hepsi de elçileri yalanladılar, böylece azapla-sonuçlandırmam onlara hak oldu. Zümer Suresi, 71. ayet İnkar edenler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara cehennemin bekçileri dedi ki “Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı söyleyip sizi uyaran elçiler gelmedi mi?” Onlar “Evet.” dediler. Ancak azap kelimesi kafirlerin üzerine hak oldu. Mü’min Suresi, 22. ayet Çünkü gerçekten onlar, Resulleri kendilerine apaçık belgeler getirirdi; fakat onlar inkar ederlerdi. Bu yüzden Allah, onları azapla yakalayıverdi. Şüphesiz O, kuvvetli olandır, cezalandırması şiddetlidir. Mü’min Suresi, 50. ayet Bekçiler “Size kendi Resulleriniz açık belgelerle gelmez miydi?” dediler. Onlar “Evet” dediler. Bekçiler “Şu halde siz dua edin” dediler. Oysa kafirlerin duası, çıkmazda olmaktan başkası değildir. Mü’min Suresi, 51. ayet Şüphesiz Biz elçilerimize ve iman edenlere, dünya hayatında ve şahidlerin şahidlik için duracakları gün elbette yardım edeceğiz. Mü’min Suresi, 70. ayet Ki onlar, Kitab’ı ve elçilerimizle gönderdiğimiz şeyleri yalanladılar. Artık yakında bileceklerdir. Mü’min Suresi, 78. ayet Andolsun, Biz senden önce elçiler gönderdik; onlardan kimini sana aktarıp-anlattık ve kimini anlatmadık. Herhangi bir elçiye, Allah’ın izni olmaksızın bir ayeti getirmek olacak şey değildir. Allah’ın emri geldiği zaman hak ile hüküm verilir ve işte burada hakkı iptal etmekte istekli olanlar hüsrana uğramışlardır. Mü’min Suresi, 83. ayet Resulleri kendilerine apaçık belgeler getirdiği zaman, onlar, yanlarında olan ilimden dolayı sevinip-böbürlendiler de, kendisini alay konusu edindikleri şey, onları sarıp-kuşatıverdi. Fussilet Suresi, 14. ayet Onlara “Yalnızca Allah’a kulluk edin” diye önlerinden ve arkalarından elçiler gelince, dediler ki “Eğer dileseydi Rabbimiz melekler indirirdi. Bundan dolayı biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkar edicileriz.” Fussilet Suresi, 43. ayet Sana söylenen şeyler, senden önceki elçilere söylenenden başkası değildir. Şüphesiz, Rabbin, hem elbette mağfiret sahibidir, hem de acı bir azap sahibidir. Zuhruf Suresi, 45. ayet Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor Biz, Rahman olan Allahın dışında tapılacak birtakım ilahlar kıldık mı hiç? Ahkaf Suresi, 9. ayet De ki “Ben elçilerden bir türedi değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. Ben, yalnızca bana vahyedilmekte olana uyuyorum ve ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim.” Ahkaf Suresi, 35. ayet Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi azabı gördükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamışolacaklardır. Bu, Bir tebliğdir. Artık fasık olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı? Hadid Suresi, 19. ayet Allah’a ve O’nun Resûlü’ne iman edenler; işte onlar Rableri Katında sıddîklar ve şehidler veya şahidlerdir. Onların ecirleri ve nurları vardır. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar da cehennem halkıdır. Hadid Suresi, 21. ayet Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete kavuşmak için çaba gösterip-yarışın,’ ki o cennet genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allah’a ve Resûlü’ne iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah’ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir. Hadid Suresi, 25. ayet Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için çeşitli yararlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki Allah, Kendisi’ne ve elçilerine gayb ile görmedikleri halde kimlerin yardım edeceğini bilsin ortaya çıkarsın. Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır. Hadid Suresi, 27. ayet Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa’yı da arkalarından gönderdik; ona İncil’i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. Bir bid’at olarak Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık emretmedik. Ancak Allah’ın rızasını aramak için türettiler ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır. Mücadele Suresi, 21. ayet Allah, yazmıştır “Andolsun, ben galip geleceğim ve elçilerim de.” Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır. Haşr Suresi, 6. ayet Onlardan Allah’ın elçisine verdiği “fey’e” gelince, ki siz buna karşı bunu elde etmek için ne at, ne deve sürdünüz. Ancak Allah, elçilerini dilediklerinin üstüne musallat kılar. Allah, herşeye güç yetirendir. Talak Suresi, 8. ayet Ülkelerden niceleri vardır ki, Rablerinin ve O’nun elçilerinin emrine karşı gelip azmışlar, böylece Biz de onları çetin bir hesaba çekmişiz ve onları benzeri görülmedik bir azapla azaplandırmışız.
Peygamberler ile ilgili ayetler Beyaz Gül Peygamberlerle ilgili ayetler, Peygamberler hakkında ayetler Kuranda geçen peygamberler ile ilgili ayetler Kuranda peygamberler ile alakali tahmini 76 ayet geçiyor 287 – Celâlim hakkı için Musa’ya o kitabı verdik, arkasından birtakım peygamberler de gönderdik, hele Meryem oğlu İsa’ya apaçık mucizeler verdik, onu Rûhu’l-Kudüs ile de destekledik. Size nefislerinizin hoşlanmayacağı bir emirle gelen her peygambere kafa mı tutacaksınız? Kibrinize dokunduğu için onların bir kısmına yalan diyecek, bir kısmını da öldürecek misiniz? 2253 – O işaret olunan resuller yok mu, biz onların bazısını, bazısından üstün kıldık. İçlerinden kimi var ki Allah, kendisiyle konuştu, bazısını da derecelerle daha yükseklere çıkardı. Biz Meryem oğlu İsa’ya da o delilleri verdik ve kendisini Rûhu’l-Kudüs Cebrail ile kuvvetlendirdik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasındaki ümmetler, kendilerine o deliller geldikten sonra birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat ihtilâfa düştüler, kimi iman etti, kimi inkâr etti. Yine Allah dileseydi, birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat Allah dilediğini yapar. 2285 – Peygamber, Rabbi’nden kendisine ne indirildiyse ona iman etti. Müminlerin de hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. "Biz Allah’ın peygamberleri arasında ayırım yapmayız, duyduk ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, bağışlamanı dileriz, dönüş ancak sanadır." dediler. 3144 – Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye eski dininize mi döneceksiniz? Kim böyle geri dönerse, Allah’a hiçbir şekilde zarar veremez. Allah şükredenleri mükafatlandıracaktır. 3179 – Allah, müminleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir, pisi temizden ayıracaktır. Ve Allah sizi gayba vakıf kılacak da değildir. Fakat Allah, peygamberlerinden dilediğini seçip gaybı bildirir. O halde Allah’a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder ve günahlardan korunursanız, sizin için büyük bir mükafat vardır. 3183 – "Ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiç bir peygambere iman etmeyeceğimize dair Allah bize ahidde bulundu." diyenlere de ki "Benden önce size bazı peygamberler açık belgelerle ve sizin dediğiniz şeyle geldi. Eğer doğru insanlarsanız, ya onları niçin öldürdünüz?" 3184 – Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık deliller, hikmetli sayfalar ve aydınlatıcı kitap getiren peygamberler de yalanlanmıştı. 3194 – "Rabbimiz! bize peygamberlerine vaad ettiğini ver, kıyamet günü bizi rezil etme. Muhakkak sen verdiğin sözden dönmezsin". 4136 – Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab’a, ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse sapıklığın en koyusuna düşmüş olur. 4152 – Allah’a ve peygamberlerine iman edenler ve onlar arasında ayırım yapmayanlara Allah pek yakında mükafatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. 4164 – Daha önce sana anlattığımız peygamberlerle, anlatmadığımız başka peygamberlere de vahyettik. Ve Allah Musa ile de konuştu. 4165 – Peygamberleri müjdeciler ve azab habercileri olarak gönderdik ki, peygamberlerden sonra insanların Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah mutlak üstündür, yegane hikmet sahibidir. 519 – Ey kitap ehli! Peygamberlerin arasının kesildiği bir sırada size Resulümüz geldi, gerçekleri açıklıyor ki, yarın kıyamet gününde "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demeyiniz. İşte müjdeleyici ve uyarıcı geldi. Allah, her şeye kadirdir. 532 – Bunun içindir ki, İsrâiloğulları’na "Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur" hükmünü yazdık farz kıldık. Şüphesiz ki onlara peygamberlerimiz açık delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler. 575 – Meryem’in oğlu Mesih İsa, sadece bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Anası da dosdoğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak onlara âyetleri nasıl açıklıyoruz. Sonra yine bak nasıl yüz çeviriyorlar! 5109 – Allah, Resulleri topladığı gün" Size ne cevap verildi? "der. "Bizim bilgimiz yok" derler, "gizlileri bilen yalnız sensin, sen!". 610 – Senden önce de peygamberlerle alay edilmişti. Fakat onlardan alay edenleri, alay ettikleri şey kuşatıverdi. 634 – Senden önce de peygamberler yalanlanmıştı. Kendilerine yardımımız gelinceye kadar yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabrettiler. Allah’ın sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz ki sana, peygamberlerin haberlerinden bir kısmı gelmiştir. 6124 – Onlara bir âyet geldiği zaman "Allah’ın peygamberlerine verilenin aynısı bize de verilmedikçe iman etmeyiz" derler. Allah peygamberliğini kime vereceğini daha iyi bilir. Suçlu olanlara, yaptıkları hilelerinden dolayı Allah katından bir zillet ve şiddetli bir azap erişecektir. 6130 – Allah "Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bugününüze kavuşacağınız hususunda sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?" deyince onlar "Kendi aleyhimize şahidiz" derler. Dünya hayatı onları aldattı ve kendilerinin kâfir olduklarına şahitlik ettiler. 735 – Ey Âdemoğulları! Size içinizden peygamberler gelip âyetlerimi anlattıklarında, kim Allah’tan korkar ve kendini düzeltirse, işte onlar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de. 743 – Orada kalblerinde bulunan kini çıkarıp atarız. Onların altlarından ırmaklar akar. "Bizi buna erdiren Allah’a hamdolsun. Eğer Allah bizi doğru yola sevk etmeseydi biz doğru yola erişemezdik. Şüphesiz Rabbimizin peygamberleri bize gerçeği getirmişler." derler. Onlara şöyle seslenilir "İşte size cennet! Yaptıklarınıza karşılık buna varis oldunuz". 753 – İlle onun te’vilini mi gözetiyorlar? Onun te’vili geldiği verdiği haberler ortaya çıktığı gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki "Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmiş. Şimdi bizim şefaatçilerimiz var mı ki bize şefaat etsinler, yahut tekrar geri döndürülmemiz mümkün mü ki eski yaptıklarımızdan başkasını yapalım?" Onlar, kendilerini zarara soktular ve uydurdukları şeyler kendilerinden saptı, kaybolup gitti. 7101 – İşte o ülkeler ki, sana onların haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz Andolsun ki, peygamberleri onlara apaçık deliller mucizeler getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi. İşte o kâfirlerin kalplerini Allah böyle mühürler. 970 – Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh Kavmi’nin, Âd’in, Semûd’un, İbrahim Kavmi’nin, Medyen Ashabı’nın ve o mü’tefikelerin haberi gelmedi mi? Onların hepsine peygamberleri delillerle gelmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmetmiş değildi, lâkin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı. 1013 – Andolsun ki, sizden önceki devirlerin bir çok kavmini, peygamberleri kendilerine bir çok belge ile geldikleri halde zulmettikleri ve imana gelmedikleri için helak ettik. İşte günahkârlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız. 1074 – Sonra onun arkasından birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik. Onlara açık mucizelerle geldiler. Fakat onlar bir defa yalan dediklerine sonuna kadar bir türlü inanmadılar. İşte biz, haddi aşanların kalblerini böyle mühürleriz. 10103 – Sonra biz, peygamberlerimizi ve iman edenleri kurtarırız. İşte biz böyleyiz. Müminleri kurtarmak üzerimize düşen bir görevdir. 1159 – İşte Âd kavmi buydu. Rablerinin âyetlerini bile bile inkâr ettiler ve peygamberlerine isyan ettiler. Başa geçen her zorbanın emrine uyup arkasından gittiler. 11120 – Peygamberlere ait haberlerden kalbini yatıştıracak olanlardan her türlüsünü sana kıssa olarak anlatıyoruz. Bunda da sana bir hakikat, müminlere de bir öğüt ve ibret gelmiştir. 12110 – Nihayet peygamberleri onların iman etmelerinden ümit kesecek hale gelince ve kendilerinin yalancı durumuna düştüklerini sanınca, onlara yardımımız geldi, yetişti; dilediklerimiz kurtarıldı. Suçlular topluluğundan bizim azabımız geri çevrilemez. 1332 – Andolsun ki, senden önceki peygamberlerle de alay edildi. Ben de o kâfirlere bir süre için meydan verdim. Sonra da tuttum onları cezalandırdım. O vakit azabım nasıl imiş gördüler. 1338 – Andolsun ki, biz senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadan herhangi bir âyet getirmek ise hiçbir peygamberin haddi değildir. Her ecel için bir yazı vardır. 149 – Sizden öncekilerin; Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonra gelenlerin haberleri size gelmedi mi? Onları, Allah’tan başkası bilmez. Peygamberleri onlara mucizeler getirdi de onlar ellerini ağızlarına koydular ve dediler ki "Biz sizinle gönderileni inkâr ettik ve bizi çağırdığınız şeyden de şüphe ve endişe içindeyiz." 1410 – Peygamberleri dedi ki "Gökleri ve yeri yaratan, Allah hakkında da şüphe mi var? O, sizi günahlarınızı bağışlamak için çağırıyor ve belirlenmiş bir süreye kadar size müsade ediyor." Onlar da "Siz sadece bizim gibi bir insansınız, bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. O halde bize apaçık bir delil getirin!" dediler. 1411 – Peygamberleri onlara dediler ki "Evet biz ancak sizin gibi bir insanız, ama Allah kullarından dilediğine nimetini lütfeder. Ve Allah’ın izni olmadıkça bizim size bir delil getirmemize imkan yoktur. Müminler ancak Allah’a dayansınlar. 1413 – İnkâr edenler peygamberlerine dediler ki "Ya sizi mutlaka yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!" Rableri de onlara "Zâlimleri mutlaka helak edeceğiz" diye vahyetti. Cevap Peygamberler ile ilgili ayetler Beyaz Gül 1444 – Ey Peygamber! İnsanları, azabın geleceği gün ile korkut. O gün, zalimler şöyle diyecekler "Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir zamana kadar ertele de senin davetine uyalım ve peygamberlere tâbi olalım." Onlara "Daha önce ahirete intikal etmeyeceğinize dair yemin etmemiş miydiniz?" denilir. 1447 – O halde sakın Allah’ın peygamberlerine olan vaadinden cayacağını sanma! Şüphesiz Allah her şeye galiptir, intikam sahibidir. 1635 – Allah’a ortak koşanlar dediler ki "Allah dileseydi, ne biz, ne atalarımız O’ndan başka hiçbir şeye tapmazdık ve O’nun emri dışında hiçbir şeyi haram kılmazdık" Kendilerinden öncekiler de böyle yaptılar. Buna karşı peygamberlerin vazifesi, ancak açık-seçik bir tebliğden, ibarettir. 1776 – Ey Muhammed! Yakında seni yurdundan çıkarmak için, muhakkak ki rahatsız edecekler ve o takdirde onlar da senin ardından pek az kalacaklardır. 1777 – Bu, senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlerimiz hakkındaki sünnetimizdir. Bizim sünnetimizde herhangi bir değişme göremezsin. 18106 – İşte böyle, onların cezaları cehennemdir. Çünkü inkâr etmişler ve benim âyetlerimi, peygamberlerimi alaya almışlardır. 2141 – Yemin olsun ki, senden önce birçok peygamberle alay edildi de içlerinden alay edenleri, o alay ettikleri şey azap kuşatıverdi. 2275 – Allah hem meleklerden, hem de insanlardan elçiler seçer. Şüphesiz Allah her şeyi işitir, her şeyi görür. 2344 – Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yokluğa yuvarladık ve onları efsâne yaptık. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme! 2351 – Ey peygamberler! Temiz ve helal olan şeylerden yiyin; güzel amel ve hareketlerde bulunun. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı bilirim. 2537 – Nuh kavmine gelince, Peygamberleri yalancılıkla itham ettiklerinde, onları suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptık. Biz zalimler için acıklı bir azab hazırlamışızdır. 2931 – Elçilerimiz İbrahim’e iki oğul vereceğimize dair müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler "Biz bu memleket halkını helak edeceğiz. Çünkü oranın halkı zalim kimselerdir." 2933 – Elçilerimiz Lut’a gelince, onlar hakkında tasalandı. Ve onları düşünmesi sebebiyle takatten düştü. O’na "Korkma, tasalanma! Çünkü biz seni de, aileni de kurtaracağız. Yalnız azabda kalacaklar arasında bulunan karın müstesna" dediler. 309 – Onlar, yeryüzünde gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş baksınlar? Onlar, kendilerinden daha güçlüydüler. Toprağı sürmüşler ve onu, bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri delillerle gelmişlerdi. Demek Allah onlara zulmetmiyordu. Fakat onlar, kendilerine zulmediyorlardı. 3047 – Andolsun ki biz, senden önce birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik de, onlara apaçık delillerle vardılar. Onun üzerine günah işleyenlerden intikam aldık. Müminlere yardım ise, bizim nezdimizde bir hak oldu. 3445 – Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hem bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine eremediler. Peygamberlerimi yalanladılar, ama beni inkâr edişin sonu nasıl oldu? 351 – Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah’a mahsustur. O, yaratmada dilediği kadar artırır. Gerçekten Allah her şeye kâdirdir. 354 – Eğer onlar seni yalanlıyorlarsa, senden önce birçok peygamberler de yalanlandılar. Bütün işler Allah’a döndürülür. 3525 – Seni yalanlıyorlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Onlara peygamberleri mucizelerle, sahifelerle ve aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi. 3814 – Hepsi de gönderilen peygamberleri yalanladılar da azabım böyle hak oldu. 3971 – İnkâr edenler bölük bölük cehenneme sevkedilmektedir. Nihayet oraya vardıklarında kapıları açılır ve bekçileri onlara "İçinizden size Rabbinizin âyetlerini okuyan, bu gününüzle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?" derler. Onlar da "Evet geldi" derler. Fakat kâfirler üzerine azab kelimesi hak oldu. 4022 – O, şundandı Onlara peygamberleri apaçık delillerle geliyorlardı. Ama onlar inkâr ettiler. Allah da tuttu kendilerini alıverdi. Çünkü O’nun kuvveti çok, azabı şiddetlidir. 4050 – Bekçiler de "Size peygamberleriniz mucizelerle gelmiyorlar mıydı?" diye sorarlar. Onlar "Evet" derler. Bekçiler "Öyle ise kendiniz dua edin" derler. Kâfirlerin duası ise hep çıkmazdadır. 4051 – Biz peygamberimize ve inananlara hem dünya hayatında hem de şahitlerin şahitlik edecekleri günde kıyamette elbette yardım ederiz. 4070 – Kitaba ve Resullerimizi gönderdiğimiz şeylere yalan diyenler, artık ilerde bilecekler. 4078 – Andolsun ki biz senin önünden nice peygamberler göndermişizdir. Onlardan kimini sana anlatmışız, kimini de anlatmamışızdır. Hiçbir peygamber, Allah’ın izni olmaksızın bir mucize getiremez. Allah’ın emri gelince de hak yerine getirilir. Batıl bir dava peşinde koşanlar, işte bu noktada hüsrana uğrarlar. 4083 – Çünkü onlara peygamberleri, delillerle geldikleri zaman, kendilerinde bulunan ilme güvendiler de o alay ettikleri şey onları kuşatıverdi. 4114 – Onlara Allah’tan başkasına kulluk etmeyin diye önlerinden ve arkalarından peygamberler geldiği zaman "Eğer Rabbimiz dileseydi mutlaka melekler indirirdi. Biz sizin tebliğ için gönderildiğiniz şeylere inanmayız." dediler. 4143 – Ey Muhammed! Sana senden önceki peygamberlere söylenenden başka bir şey söylenmiyor. Şüphesiz ki senin Rabbin hem mağfiret sahibidir hem de acı verecek bir azap sahibidir. 4345 – Ey Muhammed! Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize de sor, biz Rahman olan Allah’tan başka kendisine ibadet edilecek ilâhlar yapmış mıyız? 469 – Ey Muhammed! De ki "Ben Peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben ancak bana vahyedilene tabi oluyorum. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım. 4635 – Ey Muhammed! Azim sahibi peygamberlerin sabrettikleri gibi sen de sabret! Onlar için azab hususunda acele etme. Sanki onlar kendilerine vaad edilen azabı gördükleri gün dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu bir tebliğdir. Hiç yoldan çıkan fasıklar topluluğundan başkası helak edilir mi? 5719 – Allah’a ve peygamberine iman edenler var ya, işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır. 5721 – Rabbinizden bir mağfirete; Allah’a ve peygamberine inananlar için hazırlanmış olup, genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun. İşte bu Allah’ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir. 5725 – Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve ölçüyü indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah’ın dinine ve peygamberlerine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür. 5727 – Sonra bunların izinden ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa’yı da arkalarından gönderdik, ona İncil’i verdik ve ona uyanların yüreklerine bir şefkat ve merhamet koyduk. Uydurdukları ruhbanlığa gelince onu, biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır. 5821 – Allah "Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz." diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galipdir. 596 – Allah’ın, onlardan peygamberine verdiği ganimetlere gelince siz onun üzerine ne at, ne de deve sürmediniz. Fakat Allah peygamberini, dilediği kimselerin üzerine salar. Allah her şeye kadirdir. 658 – Nice kent var ki Rablerinin ve O’nun elçilerinin emrine başkaldırdı, biz de onları çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemiş şekilde azab ettik.
İhsan ile ilgili ayet ve hadisler Hz. Peygamber'in sav ihsanın tarifini yaparken söylediği "İhsan, Allah'a cc O'nu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen O'nu cc görmüyorsan da O cc seni mutlaka görüyor" cümlesi, ihsan kavramının bu zamana kadar yapılmış en güzel tanımıdır. İhsan, yaptığımız her işte, attığımız her adımda, Yüce Allah'ın cc bizi gördüğü idrakine varmaktır. Kalbimizden her ne geçiyorsa, O'nun cc bilgisi dahilinde olduğunu unutmamaktır. İhsanı üzerinde en güzel şekilde taşıyan Müslümanlar, ince düşünceli, sorumluluk sahibi olurlar ve ibadetlerini büyük bir ihlasla yerine getirirler. Peki Kur'an-ı Kerim ve hadisler bize ihsan hakkında neler öğütlemiştir? Gelin ayet ve hadislerle ihsanın önemine değinelim. Giriş Tarihi 1023 Güncelleme Tarihi 1749 1 12 Mücadele Suresi - 7. Ayet "Farkında değil misin, Allah göklerde olanı da yerde olanı bilmektedir! Gizli gizli konuşan üç kişi yoktur ki dördüncüleri O olmasın; beş kişi yoktur ki altıncıları O olmasın. Bundan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka Allah onların yanındadır; nihayet kıyamet günü onlara yapıp ettiklerini bildirecektir. Çünkü Allah her şeyi bilmektedir." Mücâdele Suresi - 7. Ayet Mücâdele Suresi ilgili ayetin meali İshak Danış'ın sesinden Mücâdele Suresi 📌 Mücâdele Suresi - 7. Ayet tefsiri Bu ve devamındaki âyetlerde, Resûlullah dönemindeki bazı olaylar ışığında İslâm'ın bir kısım temel inanç ve ahlâk ilkeleri işlenmekte, müslümanların bu ilkelere uygun muaşeret kuralları oluşturmaları için örnek verilmekte; toplumsal huzur, bireyler arası sevgi ve saygının korunup geliştirilmesi açısından önem taşıyan bu kurallara uymanın kişilerin Allah katındaki derecelerini de yükselteceği belirtilmektedir. Ayetin tefsirinin devamını okumak için tıklayın 2 12 Bakara Suresi - 112. Ayet " Bilâkis, kim güzel niyet ve davranış sahibi olarak kendini Allah'a teslim ederse rabbinin katında onun mükâfatı vardır. Öylelerine korku yoktur, onlar üzülmeyecekler de." Bakara Suresi - 112. Ayet Bakara Suresi ilgili ayetin meali İshak Danış'ın sesinden Bakara Suresi 📌 Bakara Suresi - 112. Ayet tefsiri Yahudilerin veya hristiyanların, sadece kendi dinlerine mensup olanların cennete girecekleri yolundaki iddiaları bir delilden yoksun olup kuruntudan ibarettir. Gerçekte ise kim "ihsan sahibi" olarak kendini Allah'a teslim ederse işte o ecrini Allah'tan alacaktır; dolayısıyla cennete girecek olan da bunlardır. Ayetin tefsirinin devamını okumak için tıklayın 3 12 Nahl Suresi - 90. Ayet "Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayâsızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt veriyor." Nahl Suresi - 90. Ayet Nahl Suresi ilgili ayetin meali İshak Danış'ın sesinden Nahl Suresi 📌 Nahl Suresi - 90. Ayet tefsiri Özellikle bu âyetteki adalet ve ihsan kelimelerine çeşitli anlamlar verilmiş olup başlıcaları şunlardır a Adalet kelime-i şehâdeti benimsemek, ihsan Allah'ın buyruklarını yerine getirmek, Allah rızâsı için gerektiğinde çeşitli maddî ve mânevî sıkıntılara katlanmak... Ayetin tefsirinin devamını okumak için tıklayın 4 12 Nisâ Suresi - 125. Ayet "İşini güzel yaparak kendini Allah'a veren ve hanîf olarak İbrâhim'in dinine uyan kimseden kimin dini daha güzel olabilir! Ve Allah İbrâhim'i dost edinmiştir." Nisâ Suresi - 125. Ayet Nisâ Suresi ilgili ayetin meali İshak Danış'ın sesinden Nisâ Suresi 📌 Nisâ Suresi - 125. Ayet tefsiri Her dinin, her ideolojinin mensubu kendine ait olanın diğerinden üstün ve güzel olduğunu iddia eder. Özellikle din konusunda en doğruyu, en güzeli tesbit edebilmek için dinin mahiyet ve amacı bakımından objektif sayılabilecek ölçülere ihtiyaç vardır. Ayetin tefsirinin devamını okumak için tıklayın 5 12 Hadîd Suresi - 4. Ayet "Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istivâ eden O'dur. Toprağa giren ve ondan çıkan, gökten inen ve ona yükselen her şeyi bilir. Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görmektedir." Hadîd Suresi - 4. Ayet Hadîd Suresi ilgili ayetin meali İshak Danış'ın sesinden Hadîd Suresi 📌 Hadîd Suresi - 4. Ayet tefsiri Buradaki hitapla ilgili farklı açıklamalar yapılmış olmakla beraber, hitabın genel olduğu dikkate alındığında, henüz iman etmemiş muhatapların inanmaya çağırıldığı, müminlerin ise imanlarını pekiştirmelerinin istendiği söylenebilir İbn Atıyye, V, 258; Şevkânî, V, 193; başka yorumlar için bk. Râzî, XXIX, 215; Ateş, IX, 259. Ayetin tefsirinin devamını okumak için tıklayın
Kuranda Peygamberler ayetleri, ”Peygamberler’ Kelimesi ile İlgili Ayetler Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla Andolsun, Biz Musa’ya kitabı verdik ve ardından peş peşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs’le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz? Bakara Suresi, 87 İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah’ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa’ya apaçık belgeler verdik ve O”nu Ruhu’l-Kudüs’le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen ümmetler, birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi inkar etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah dilediğini yapandır. Bakara Suresi, 253 Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü’minler de. Tümü, Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inandı. “O’nun elçileri arasında hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı dileriz. Varış ancak Sanadır” dediler. Bakara Suresi, 285 Muhammed, yalnızca bir elçidir. Ondan önce nice elçiler gelip-geçmiştir. Şimdi O ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah’a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir. Ali İmran Suresi, 144 Allah, murdar olanı, temiz olandan ayırt edinceye kadar mü’minleri, sizin kendisi üzerinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir. Allah sizi gayb üzerine muttali kılacak değildir. Ama Allah, elçilerinden dilediğini seçer. Öyleyse siz de Allah’a ve elçisine iman edin. Eğer iman eder ve sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır. Ali İmran Suresi, 179 “Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda and verdi,” diyenlere de ki “Şüphesiz, benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, o halde onları ne diye öldürdünüz?” Ali İmran Suresi, 183 Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen elçileri de yalanlamışlardır. Ali İmran Suresi, 184 “Rabbimiz, elçilerine va’dettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi hor ve aşağılık’ kılma. Şüphesiz Sen, va’dine muhalefet etmeyensin.” Ali İmran Suresi, 194 Ey iman edenler, Allah’a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır. Nisa Suresi, 136 Allah’a ve Resûlü”ne inananlar ve onlardan hiçbiri arasında ayrım yapmayanlar, işte onlara ecirleri verilecektir. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. Nisa Suresi, 152 Ve gerçekten sana daha önceden hikayelerini anlattığımız elçilere, anlatmadığımız elçilere vahyettik. Allah, Musa ile de konuştu. Nisa Suresi, 164 Elçiler; müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderildi. Öyle ki elçilerden sonra insanların Allah’a karşı savunacak delilleri olmasın. Allah, üstün ve güçlü olandır, hikmet ve hüküm sahibidir. Nisa Suresi, 165 Ey Kitap Ehli, elçilerin arası kesildiği dönemde “Bize müjdeci de, bir uyarıcı da gelmedi” demenize fırsat kalmasın diye size apaçık anlatan elçimiz geldi. Böylece müjdeci de, uyarıcı da gelmiştir artık. Allah herşeye güç yetirendir. Maide Suresi, 19 Bu nedenle, İsrailoğulları”na şunu yazdık Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın haksız yere öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu öldürülmesine engel olarak diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır. Maide Suresi, 32 Meryem oğlu Mesih, yalnızca bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçti. Onun annesi dosdoğrudur, ikisi de yemek yerlerdi. Bir bak, onlara ayetleri nasıl açıklıyoruz? Yine bir bak, onlar ise nasıl da çevriliyorlar? Maide Suresi, 75 Allah, elçileri toplayacağı gün, şöyle diyecek “Size verilen cevap nedir?” Onlar da “Bizim bilgimiz yoktur; şüphesiz görünmeyenleri gaybleri bilen Sensin Sen.” Maide Suresi, 109 Andolsun, senden önceki elçiler de alaya alındı da alaya aldıkları şey, onlardan maskaralık yapanları çepeçevre kuşatıverdi. En’am Suresi, 10 Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah’ın sözlerini va’dlerini değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi. En’am Suresi, 34 Onlara ne zaman bir ayet gelse, derler ki “Allah’ın elçilerine verilenin bir benzeri bize de verilene kadar biz kesin olarak inanmayacağız.” Allah, elçiliğini nereye vereceğini daha iyi bilir. Bu, suçlu-günahkarlara, kurdukları hileli-düzenleri nedeniyle şiddetli bir azap ve Allah Katında bir küçüklük isabet edecektir. En’am Suresi, 124 Ey cin ve insan topluluğu, içinizden size ayetlerimi aktarıp-okuyan ve bu karşı karşıya geldiğiniz gününüzle sizi uyarıp-korkutan elçiler gelmedi mi? Onlar “Nefislerimize karşı şehadet ederiz” derler. Dünya hayatı onları aldattı ve gerçekten kafir olduklarına dair kendi nefislerine karşı şehadet ettiler. En’am Suresi, 130 Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve davranışlarını düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır. Araf Suresi, 35 Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip almışız. Altlarından ırmaklar akar. Derler ki “Bizi buna ulaştıran Allah’a hamd olsun. Eğer Allah bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimiz’in elçileri hak ile geldiler.” Onlara “İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir” diye seslenilecek. Araf Suresi, 43 Onlar, onun tevilinden başkasına bakmazlar mı? Onun tevilinin geleceği gün, daha önce onu unutanlar, diyecekler ki “Gerçekten Rabbimiz’in elçileri bize hakkı getirmişlerdi. Şimdi bize şefaat edecek şefaatçiler var mıdır? Veya geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak.” Gerçek şu ki onlar, kendilerini hüsrana uğratmışlardır, uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuşlardır. Araf Suresi, 53 İşte bu ülkeler, sana onların haberlerinden aktarmalar yapıyoruz.’ Gerçekten, onlara elçileri apaçık belgelerle gelmişlerdi. Ama daha önceden yalanlamaları nedeniyle iman eder olmadılar. İşte Allah, inkar edenlerin kalplerini böyle damgalar. Araf Suresi, 101 Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. Tevbe Suresi, 70 Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte Biz, suçlu-günahkar olan bir topluluğu böyle cezalandırırız. Yunus Suresi, 13 Sonra onun ardından kendi kavimlerine başka elçiler gönderdik; onlara apaçık belgeler getirmişlerdi. Ama daha önce onu yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Biz, haddi aşanların kalplerini böyle mühürleriz. Yunus Suresi, 74 Sonra Biz, elçilerimizi ve iman edenleri böyle kurtarırız; mü’minleri kurtarmamız Bizim üzerimize bir haktır. Yunus Suresi, 103 İşte Ad halkı Rablerinin ayetlerini tanımayıp reddettiler. O’nun elçilerine isyan ettiler ve her inatçı zorbanın emri ardınca yürüdüler. Hud Suresi, 59 Sana elçilerin haberlerinden -kalbini sağlamlaştıracak- doğru haberler aktarıyoruz. Bunda sana hak ve mü’minlere bir öğüt ve uyarı gelmiştir. Hud Suresi, 120 Öyle ki elçiler, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir; Biz kimi dilersek o kurtulmuştur. Suçlu-günahkarlar topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir. Yusuf Suresi, 110 Andolsun, senden önceki elçilerle de alay edildi, bunun üzerine Ben de o inkara sapanlara bir süre tanıdım, sonra onları kıskıvrak yakalayıverdim. İşte nasıldı sonuçlandırma? Ra’d Suresi, 32 Andolsun, senden önce de elçiler gönderdik, onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmaksızın hiçbir elçiye herhangi bir ayeti mucizeyi getirmek olacak iş değildi. Her ecel tespit edilmiş süre için bir kitap yazı, hüküm, son vardır. Ra’d Suresi, 38 Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah’tan başkası bilmez. Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp öfkelerinden ısırdılar ve dediler ki “Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkar ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz.” İbrahim Suresi, 9 Resulleri dedi ki “Allah hakkında mı şüphe ediyorsunuz? O, gökleri ve yeri yaratandır; O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar erteliyor.” Dediler ki “Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın taptıklarından çevirip-engellemek istiyorsunuz, öyleyse bize apaçık bir delil getirin.” İbrahim Suresi, 10 Resulleri onlara dediler ki “Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah’ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Mü’minler, ancak Allah’a tevekkül etmelidirler.” İbrahim Suresi, 11 İnkar edenler, resullerine dediler ki “Muhakkak ya sizi kendi toprağımızdan süreceğiz veya dinimize geri döneceksiniz.” Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki “Şüphesiz Biz, zulmedenleri helak edeceğiz. İbrahim Suresi, 13 Azabın kendilerine geleceği gün ile insanları uyarıp-korkut ki, o gün zulmedenler, şöyle diyecekler “Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım.” Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler, sizler değil miydiniz? İbrahim Suresi, 44 Allah’ı, sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma. Gerçekten Allah Azizdir, intikam sahibidir. İbrahim Suresi, 47 Şirk koşmakta olanlar dediler ki “Eğer Allah dileseydi, O’nun dışında hiçbir şeye kulluk etmezdik, biz de, atalarımız da; ve O’nsuz hiçbir şeyi haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Şu halde elçilere düşen apaçık bir tebliğden başkası mı? Nahl Suresi, 35 Neredeyse seni bu yerden yurdundan çıkarmak için tedirgin edeceklerdi; bu durumda kendileri de senden sonra az bir süreden başka kalamazlar. İsra Suresi, 76 Bu, Senden önce gönderdiğimiz resullerimizin bir sünnetidir. Sünnetimizde bir değişiklik bulamazsın. İsra Suresi, 77 İşte, inkar etmeleri, ayetlerimi ve elçilerimi alay konusu edinmelerinden dolayı onların cezası cehennemdir. Kehf Suresi, 106 Andolsun, senden önceki elçilerle de alay edildi, fakat içlerinden küçük düşürenleri, o alaya aldıkları azap sarıp-kuşatıverdi. Enbiya Suresi, 41 Allah, meleklerden elçiler seçer ve insanlardan da. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir. Hac Suresi, 75 Sonra birbiri peşi sıra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde, onu yalanladılar. Böylece Biz de onları yıkıma uğratıp yok etmede kimini kiminin izinde yürüttük ve onları tarihin anlatıp aktardığı bir olay kıldık. İman etmeyen kavim için yıkım olsun. Mü’minun Suresi, 44 Ey elçiler, güzel ve temiz olan şeylerden yiyin ve salih amellerde bulunun; çünkü gerçekten ben yapmakta olduklarınızı biliyorum. Mü’minun Suresi, 51 Nuh’un kavmi de, elçileri yalanlandıklarında onları suda boğduk ve insanlar için bir ayet kıldık. Biz zulmedenlere acıklı bir azap hazırladık. Furkan Suresi, 37 Bizim elçilerimiz İbrahim’e bir müjde ile geldikleri zaman, dediler ki “Gerçek şu ki, biz bu ülkenin halkını yıkıma uğratacağız. Çünkü onun halkı zalim oldular.” Ankebut Suresi, 31 Elçilerimiz Lut’a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı. Dediler ki “Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni ve aileni muhakak kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır.” Ankebut Suresi, 33 Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt-üst etmişler ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. Rum Suresi, 9 Andolsun, Biz senden önce kendi kavimlerine elçiler gönderdik de onlara apaçık belgeler getirdiler; böylece Biz de suçlu günahkarlardan intikam aldık. İman edenlere yardım etmek ise, Bizim üzerimizde bir haktır. Rum Suresi, 47 Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen şımararak elçilerimi yalanladılar; ancak Benim de onları inkarım yıkıma uğratmam nasıl oldu? Sebe Suresi, 45 Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah’ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. Fatır Suresi, 1 Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden önceki elçiler de yalanlandı. En sonunda bütün İşler Allah’a döndürülür. Fatır Suresi, 4 Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlandı; elçileri ise; kendilerine apaçık ayetler, sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi. Fatır Suresi, 25 Hepsi de elçileri yalanladılar, böylece azapla-sonuçlandırmam onlara hak oldu. Sad Suresi, 14 İnkar edenler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara cehennemin bekçileri dedi ki “Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı söyleyip sizi uyaran elçiler gelmedi mi?” Onlar “Evet.” dediler. Ancak azap kelimesi kafirlerin üzerine hak oldu. Zümer Suresi, 71 Çünkü gerçekten onlar, Resulleri kendilerine apaçık belgeler getirirdi; fakat onlar inkar ederlerdi. Bu yüzden Allah, onları azapla yakalayıverdi. Şüphesiz O, kuvvetli olandır, cezalandırması şiddetlidir. Mü’min Suresi, 22 Bekçiler “Size kendi Resulleriniz açık belgelerle gelmez miydi?” dediler. Onlar “Evet” dediler. Bekçiler “Şu halde siz dua edin” dediler. Oysa kafirlerin duası, çıkmazda olmaktan başkası değildir. Mü’min Suresi, 50 Şüphesiz Biz elçilerimize ve iman edenlere, dünya hayatında ve şahidlerin şahidlik için duracakları gün elbette yardım edeceğiz. Mü’min Suresi, 51 Ki onlar, Kitab’ı ve elçilerimizle gönderdiğimiz şeyleri yalanladılar. Artık yakında bileceklerdir. Mü’min Suresi, 70 Andolsun, Biz senden önce elçiler gönderdik; onlardan kimini sana aktarıp-anlattık ve kimini anlatmadık. Herhangi bir elçiye, Allah’ın izni olmaksızın bir ayeti getirmek olacak şey değildir. Allah’ın emri geldiği zaman hak ile hüküm verilir ve işte burada hakkı iptal etmekte istekli olanlar hüsrana uğramışlardır. Mü’min Suresi, 78 Resulleri kendilerine apaçık belgeler getirdiği zaman, onlar, yanlarında olan ilimden dolayı sevinip-böbürlendiler de, kendisini alay konusu edindikleri şey, onları sarıp-kuşatıverdi. Mü’min Suresi, 83 Onlara “Yalnızca Allah’a kulluk edin” diye önlerinden ve arkalarından elçiler gelince, dediler ki “Eğer dileseydi Rabbimiz melekler indirirdi. Bundan dolayı biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkar edicileriz.” Fussilet Suresi, 14 Sana söylenen şeyler, senden önceki elçilere söylenenden başkası değildir. Şüphesiz, Rabbin, hem elbette mağfiret sahibidir, hem de acı bir azap sahibidir. Fussilet Suresi, 43 Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor Biz, Rahman olan Allahın dışında tapılacak birtakım ilahlar kıldık mı hiç? Zuhruf Suresi, 45 De ki “Ben elçilerden bir türedi değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. Ben, yalnızca bana vahyedilmekte olana uyuyorum ve ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim.” Ahkaf Suresi, 9 Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi azabı gördükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamışolacaklardır. Bu, Bir tebliğdir. Artık fasık olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı? Ahkaf Suresi, 35 Allah’a ve O’nun Resûlü”ne iman edenler; işte onlar Rableri Katında sıddîklar ve şehidler veya şahidlerdir. Onların ecirleri ve nurları vardır. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar da cehennem halkıdır. Hadid Suresi, 19 Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete kavuşmak için çaba gösterip-yarışın,’ ki o cennet genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allah’a ve Resûlü”ne iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah’ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir. Hadid Suresi, 21 Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için çeşitli yararlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki Allah, Kendisi’ne ve elçilerine gayb ile görmedikleri halde kimlerin yardım edeceğini bilsin ortaya çıkarsın. Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır. Hadid Suresi, 25 Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa’yı da arkalarından gönderdik; ona İncil’i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. Bir bid’at olarak Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık emretmedik. Ancak Allah’ın rızasını aramak için türettiler ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır. Hadid Suresi, 27 Allah, yazmıştır “Andolsun, ben galip geleceğim ve elçilerim de.” Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır. Mücadele Suresi, 21 Onlardan Allah’ın elçisine verdiği “fey’e” gelince, ki siz buna karşı bunu elde etmek için ne at, ne deve sürdünüz. Ancak Allah, elçilerini dilediklerinin üstüne musallat kılar. Allah, herşeye güç yetirendir. Haşr Suresi, 6 Ülkelerden niceleri vardır ki, Rablerinin ve O’nun elçilerinin emrine karşı gelip azmışlar, böylece Biz de onları çetin bir hesaba çekmişiz ve onları benzeri görülmedik bir azapla azaplandırmışız. Talak Suresi, 8
peygamberlere iman ile ilgili ayetler